Yeşil ve Mavinin Buluştuğu Nokta Marmara Adası

Marmara adasına gitmek oldukça basit. Balıkesir’e bağlı olan bu adaya, Erdek, Tekirdağ ve İstanbul üzerinden seferler düzenleniyor ve İstanbul’dan sadece 2,5 saat içerisinde Marmara Adası’na varabiliyorsunuz. İstanbul’dan vapur ile giderseniz, bu yolculuk beş saati bulabiliyor, ancak onun keyfinin de bambaşka olduğu söylenebilir. Güney kıyılarında pek çok köyü bulunan Marmara Adası’nın merkezinde feribot iskelesi bulundurmaktadır ve tüm köylere tekneler, minibüs ya da taksi aracılığı ile ulaşılabilmektedir.

Marmara adasına dört mevsim gidilebiliyor ancak hem havası hem de iklimi sebebiyle genellikle yaz ve ilkbahar mevsimleri tercih ediliyor. Yazın ve ilkbaharın, Marmara Adası için en güzel dönemler olduğu söyleniyor. Hem denize girebilmek hem de mavi ve yeşilin birlikteliğini doyasıya görebilmek için biz de bu dönemleri tercih etmenizi öneriyoruz.

Adanın bilinen ilk yerleşimcileri, Miletoslular olarak belirtiliyor ancak kesin bir bilgi değil. Bakıldığında, Antik Yunan medeniyetinden bu yana yerleşim yeri olarak kullanılan bu ada, M.Ö. 400 yılları dolaylarında Persler tarafından devralınıyor. 15. Yüzyıldan sonra ise Marmara Adası etrafında Türk hakimiyetini görüyoruz. Adada tam 36 adet kilise ve manastır mevcut, dolayısıyla, burada zamanında yaşayan medeniyetlerden kalma pek çok eser görebilmenizin hala mümkün olduğu belirtilebilir.

Özellikle Roma ve Bizans döneminde ülkelerin inşası için kullanılan mermer yatakları ile ünlü olan Marmara Adası, Osmanlı döneminde de camilerin süslenmesine yardımcı olmuştur. Sahip olduğu mermer yatakları sebebiyle, pek çok medeniyetin tarih boyunca ilgisini çektiği ise söylenebilir.

Marmara Adası içerisinde dolaşmak için tekneleri ve minibüsleri rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Yürüyerek bir yerden bir yere varmak kolay, ancak köyden köye gitmek için çok uzun bir yol var ve bunu minibüslerle yapmak çok daha ideal. Muhteşem köylere ve koylara ev sahipliği yapan bu adanın güzelliklerine şöyle bir göz atalım.

Özellikle turizm bakımından adanın en canlı köylerinden bir tanesi olan Çınarlı, her yıl artan sayısı ile turistleri ağırlamaya devam ediyor. Çınarlı, huzurun ve doğanın adreslerinden sadece biri. Burada, yıllanmış, yaşlı çınarları hemen her yerde görebiliyorsunuz ve insanlar genelde bu köyde geçimlerini balıkçılıktan sağlıyorlar.

Özellikle konaklama tesisleri bakımından Çınarlı’nın diğer köylere nazaran daha gelişmiş olduğu söylenebilir ve Marmara Adasında birkaç gün konaklamayı tercih edecekseniz, seçiminizin Çınarlı tarafında bir tesis olmasını tavsiye ediyoruz.

Marmara Adası merkezine sadece 15 kilometre uzaklıkta olan Asmalı Köyü, Çınarlı’ya nazaran daha eski bir yerleşim yeri havası veriyor, zira burada hala eski evlerin ve yapıların bulunduğu görülebiliyor. Özellikle Bulgarların ve Sürmenelilerin çok fazla olduğu, kozmopolit bir insan nüfusu bulunan Asmalı, insanları ile tanışıp samimi ve sıcak sohbetler kurabileceğiniz bir köy.

İnsanların genellikle zeytincilik ve balıkçılık ile yaşamını sürdürdüğü bilinirken, bu bölgenin genelde yat turizmi için de oldukça elverişli bir bölge olduğu belirtiliyor. Eski Rum evlerini görebileceğiniz Asmalı’da, bunların bazılarının pansiyon olarak kullanıldığını da ek olarak belirtelim. Otantik bir deneyim yaşamak isteyen herkes için, Marmara Adasında Asmalı Köyü ideal bir tercih olacaktır.

Marmara Adasının tarihinden bahsederken, mermer ocaklarından ve yataklarından da bahsetmiştik; işte bu ocaklar Saraylar Köyünde bulunuyor. Milattan Sonra 2 – 3 yıllarında dahi burada mermer çıkarıldığı biliniyor ve araştırmalar, bu alanda bir tarih yattığını doğruluyor. Genelde hem mermer yataklarının kazılması hem de araştırma kazıları sebebiyle delik deşik bir görüntüsü olan Saraylar Köyü, bir Arkeoloji Müzesi’ne de sahip. Bu müzede, çıkarılan mermerleri ve tarihi eserlerden kalanları görebiliyorsunuz.

Mezar stellerinden lahitlere kadar pek çok eser bulunduran Saraylar Köyü, Marmara Adasında muhakkak görmeniz gereken, tarih kokan yerlerden bir tanesi. Ek olarak, 1912 tarihinde kurulmuş bir mermer fabrikasını da burada gezebileceğinizi hatırlatalım.

Çınarlı’dan sonra konaklayabileceğiniz en tatlı köylerden bir tanesi de Gündoğdu olarak biliniyor. Adanın en yeşil köylerinden biri olan Gündoğdu, muhteşem manzarası ile her sabah insanı mest edebiliyor. Merkeze uzaklığı sadece 5 kilometre olan Gündoğdu’nun genel hatlarıyla sessizlik, sakinlik ve huzur vadettiği belirtilebilir; tabii ki bir de bolca temiz hava. Konaklamak için pek çok pansiyon bulunan Gündoğdu’da, sabah kahvaltıları köy usulünce hazırlanıyor ve muhteşem lezzetleri doğal olarak tadabilmeniz mümkün oluyor.

Özellikle denize girmek istiyorsanız, Marmara Adasında denize girebileceğiniz en güzel koy, Manastır Koyu olarak bilinir. Çınarlı Köyüne sadece yürüme mesafesinde olan Manastır Koyu, etrafı yeşil, önü alabildiğine mavi olan berrak ve muazzam bir plaja sahip. Çınarlı Köyü etrafındaki bir pansiyonda kalarak, Manastır Koyu ve plajında dilediğinizce denize girebilir, harika bir gün geçirip sonrasında tekrar gezmeye devam edebilirsiniz. Marmara Adasında ideal dönemlerden biri olan yaz aylarında bu denizin serinliği, içinizi titretebilir; bu yüzden dikkatli olmanızı öneriyoruz!

Marmara Adası, genel olarak deniz mahsulleri ile nam salsa da, tavsiyemiz muhakkak sofralık zeytin tatmanız ve eve de bu zeytinlerden götürmeniz yönünde olacaktır. Özellikle pansiyonda konaklayacaksanız, çok kısa süre içerisinde bu zeytinleri zaten tadabileceksiniz. Bunun dışında, restoranlardaki deniz mahsullerinin, çeşit çeşit taze balıkların da muhakkak tadılması gerekiyor.

Aşağıda sizler için küçük bir listede muhakkak yapılması gerekenleri madde madde sunduk.

• Gün batımını mutlaka izleyin, hatta mümkünse gün doğumunu da izleyin; ancak bunun için uykuya yenik düşmemeniz gerekiyor. Manastır Koyu, gün batımı ve gün doğumu için en iyi yerlerden bir tanesi.
• Evinize muhakkak sofralık zeytinlerden götürün, pişman olmayacaksınız.
• Birkaç gün kalın. Marmara Adasından bir tatlı huzur alın ve geri döndüğünüzde, muhteşem bir tatil yapmışcasına yenilenmiş hissedin.
• İnsanlarla konuşun, Marmara Adası oldukça sıcak ve kozmopolit bir kültüre sahip.

Sessiz, sakin ve huzurlu bir tatil yapmak istiyorsanız; kusursuz olmasa da olur, pansiyonda kalırız diyenlerdenseniz; Marmara Adası tam da size göre bir yer. Hem az popüler olması sebebiyle çok kalabalık olmayışı; hem de insanlarının sıcaklığı, bu adayı gidilebilir yapan yönlerden.

Eğer İstanbul’a yakın farklı bölgeleri keşfetmek istiyorsanız, İstanbul’un Cennet Köşesi: Şile adlı yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz. Farklı konu başlıklarında görüşmek üzere.