Hatay

Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz kıyısında yer alan Hatay, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, kültürlerin, dinlerin ve dillerin bir arada yaşadığı eşsiz bir hoşgörü coğrafyasıdır. Sadece tarihiyle değil, mutfağıyla, inanç yapısıyla ve insanlık mirasına kattığı değerlerle dünyada eşi benzeri az bulunan bir mozaik şehir olarak öne çıkar.

Hatay’ın merkezi olan Antakya, antik dönemde Antioch adıyla bilinen ve Roma İmparatorluğu’nun en büyük şehirlerinden biri olmuştur. Antakya Mozaik Müzesi, dünyadaki en zengin ikinci mozaik koleksiyonuna ev sahipliği yapar. Habib-i Neccar Camii, St. Pierre Kilisesi, Antakya Sinagogu gibi yapılar; İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik’in yüzyıllardır bir arada var olduğu bir kültür ikliminin canlı tanıklarıdır.

Harbiye Şelaleleri, hem serinletici doğası hem de mitolojik hikayeleriyle büyüleyicidir. Asi Nehri boyunca uzanan yeşil alanlar, şehre nefes aldıran güzellikler sunar. Ayrıca Samandağ Sahili, Türkiye’nin en uzun plajlarından biri olup, hem deniz hem doğa tutkunları için huzurlu bir kaçış noktasıdır.

UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na gastronomi alanında dahil edilen Hatay mutfağı, tam anlamıyla bir lezzet şölenidir. Künefe, tepsi kebabı, humus, oruk, zahter salatası, aşur, muhammara, biberli ekmek ve daha yüzlerce çeşit… Bu mutfak, sadece yemek değil; kültürün, birlikteliğin ve tarihin de sofradaki yansımasıdır.

Hatay’da ezan sesiyle çan sesi aynı anda yükselebilir. Bu şehir, farklılıkların çatışmadığı; aksine zenginlik olarak kabul edildiği bir coğrafyadır. Farklı etnik kökenlerden, inançlardan ve yaşam biçimlerinden insanlar yüzyıllardır aynı sokakta barış içinde yaşamaktadır.

Hatay, geçmişin sesini bugüne taşıyan, lezzetiyle gönülleri fetheden, inançlarıyla insanlığa örnek olan bir medeniyet beşiğidir. Gezginler için bir tarih atlası, gurmeler için bir mutfak cenneti, barışa inananlar içinse gerçek bir umut ışığıdır. Eğer farklılıkları bir arada, uyum içinde görmek istiyorsanız, Hatay sizi hem düşündürür hem de derinden etkiler.