Ağrı

Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Ağrı, ismini sınırları içerisinde bulundurduğu Ağrı Dağı’ndan almıştır. Orta Asya’dan göç eden kavimler Ağrı’yı Anadolu’ya bir tür geçiş olarak kullanmışlardır. Dolayısıyla şehir pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Her ne kadar durum böyle olsa da geçiş olarak kullandıklarından meydana çıkan uygarlıklar fazla köklü değildir.

İlk olarak Hititler ardından Hurriler burada yaşam sürseler de fazla kalıcılıkları olmamış. En iz bırakan uygarlıksa Urartular olmuştur. Bu bilgiyi en iyi Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Karakoyunlu ve Taşburun köyleri arasında keşfedilen Urartu yazıtı Kral Menua’nın buradaki etkin güç olduğu hususu kesin desteklemektedir.

Bunların akabinde Kimmerler, Medler, Asurlar kısa süre bu topraklarda hüküm sürmüş olup Persler yaklaşık olarak iki yüzyıl kadar burada yaşamışlardır. Ta ki Büyük İskender’in Persleri yenerek Anadolu’yu işgal ettiği zamanlara dek… Büyük İskender’in ölümü ile fırsattan istifade eden Ermeni ve Gürcüler ise bu bölgeyi ele geçirirler. Kısa süre sonra da Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı Ağrı ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır.

1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından Anadolu’ya girmeye başlayan Türk boyları ile beraber uzun bir dönem Sökmenli Devleti sonrasında Ani Atabekleri, Cengizliler, İlhanlılar ve Celaliler hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Moğol hakanı Aksak Timur Ağrı’yı almış ardından da Karakoyunlu topraklarına dahil edilmiştir. Yıkılan Karakoyunlular’dan sonra Akkoyunlular bölgede egemenlik kurmuşlardır. Son olarak Çaldıran Muharebesi ile Osmanlı bölgenin hakimi konumuna gelmiştir.

Osmanlı zamanında Şorbudak ismi verilen Ağrı, Ermeniler tarafından Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa dönemindeyse Karaköse adını almıştır. Nuh Tufanı’nda ilikisinden kaynaklı olarak Tevrat’ta Aralat Dağı ve ülkesi olarak bahsedilen yerin Ağrı ve çevresi olduğu düşüncesi olduğundan batı dünyasında Aralat olarak anılıyor.

Ağrı Dağı toplamda 5165 metre yüksekliğe sahip olup Türkiye’nin en büyük dağı olma özelliğini de kendisinde bulundurmaktadır. Şehrin sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikler sayesinde turistik albenisi yüksektir. Yaz aylarının sıcak kış aylarınınsa soğuk geçmesi nedeniyle burayı ziyaret edecek kişilerin ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde gelmesi tavsiyemizdir.

Görmeniz gereken başlıca noktalar Ağrı Dağı, Balık Gölü ve Meteor Çukuru’dur. Doruk noktasında hiç erimeyen karı ile buzul tırmanışlarıyla ilgilenen kişilerin her daim gözdesi olmayı başarmış Ağrı Dağı ve geçmiş tarihte İran sınırına yakın bir konumda düşen gök taşının meydana getirdiği meteor çukuru Alaska’daki çukurdan sonra dünya üzerindeki en geniş ikinci çukur olma niteliğini taşıdığından görülmeye değer!

Tarihi yerler arasında Üç Kilise, İshak Paşa Sarayı ve Keşişin Bahçesi gibi ön plana çıkan yerler sayılabilir. Özellikle İshak Paşa Sarayı için inşa edildiği döneme kıyasla ısınmak için kullandıkları ileri düzey teknoloji insanı etkileyen cinsten demek yanlış bir yorum olmayacaktır.

Gösterilecek bir içerik yok